Rusya ve Türkiye'nin diplomatik ilişkileri, geçtiğimiz günlerde 105’inci yılını doldurdu. İki ülke arasındaki ilişkiler, uzun bir tarihsel geçmişe dayanmasına rağmen, son yıllarda uluslararası alandaki dinamiklerin etkisiyle sürekli bir değişim ve seyre tabi olmuştur. Her iki ülkenin liderleri, diplomatik ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini sık sık dile getiriyor. Ancak bu ilişkilerin asıl stratejik önemi, sadece ikili ticaret ve enerji işbirliği ile sınırlı değil. Askeri, kültürel ve siyasi arenalarda da önemli bir etki yaratıyorlar. Özellikle Türkiye’nin jeopolitik konumu ve Rusya’nın bölgedeki güç dengeleri üzerindeki etkisi, bu ilişkilerin neden bu kadar kritik hale geldiğini gösteriyor.
Rusya ve Türkiye'nin tarihsel bağları, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanıyor. Özellikle 18. yüzyılda başlayan etkileşim, zamanla dostluk ve düşmanlık ilişkileri şeklinde farklı yönler kazanmıştır. Bugüne kadar pek çok kriz ve savaş atlatan iki ülke, 1920 yılındaki Moskova Antlaşması ile ilişki kurma çabalarına başlamıştır. Sonraki yıllarda, Soğuk Savaş döneminde ideolojik farklılıklar nedeniyle ilişkilerde ciddi iniş çıkışlar gözlemlendi. Ancak 2000’li yıllarla birlikte iki ülke arasında yeniden bir yakınlaşma süreci başladı. Türkiye'nin Avrupa Birliği ile olan ilişkileri ile Rusya'nın asıl hedefleri arasındaki dengenin kurulması, bu sürecin en önemli kısımlarındandır. Bu bağlamda, son yıllardaki Suriye krizi ve bölgesel meseleler, Rusya-Türkiye ilişkilerini daha da derinleştirmiştir.
Son dönemde, Türkiye’nin NATO üyeliği ve Batı ile olan ilişkileri ile Rusya ile olan ilişkileri arasındaki dengeyi koruma çabası gözlemlenmektedir. Savunma sanayiinde yapılan iş birlikleri, iki ülke arasındaki ilişkilere yeni bir boyut kazandırırken, aynı zamanda Türkiye’nin uluslararası arenadaki yerini de güçlendirmektedir. Özellikle S-400 hava savunma sisteminin satın alınması, bu denklemde önemli bir adım olmuştur. Ekonomik işbirlikleri de çoğu zaman diplomatik ilişkilerin başlangıcından bu yana ilişkilerin odak noktası olmuştur. Enerji alanındaki stratejik projeler, her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet etmekte, aynı zamanda bölgedeki enerji güvenliğini de sağlamaktadır. Gelecekte, Rusya-Türkiye ilişkileri üzerinde etkili olabilecek birkaç önemli faktör bulunuyor. Bunların başında uluslararası siyasi gelişmeler, bölgesel tehditler ve ekonomik değişkenlikler geliyor. İki ülkenin liderleri, bu etkenlerin ışığında ilişkileri daha da güçlendirmek için çeşitli platformlarda işbirliği yapma niyetinde. Ancak kesin bir bakış açısıyla, bu ilişkilere dair belirsizlikler de mevcut. Hem iç politikadaki dinamikler hem de uluslararası alanda gelişen ilişkiler, Rusya ve Türkiye arasındaki diplomatik dengeyi sürekli olarak sarsmaktadır.
Diplomatik ilişkilerin 105’inci yılı, sadece geçmişi değil, aynı zamanda geleceği de düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. İki ülkenin ilişkileri, sadece ikili seviyede değil; bölgesel ve küresel ölçekte de büyük bir etkiye sahip. Dolayısıyla, bu ilişkilerin daha da derinleştirilmesi ve güçlendirilmesi her iki ülke için de büyük bir fırsat sunmaktadır. Hem Türkiye’nin hem de Rusya’nın bu ilişkilerde yapacakları hamleler, gelecekte dünya üzerindeki güç dengelerini belirlemede önemli bir rol oynayabilir. Diplomatik ilişkilerin bu denge örneği, yeni bir döneme gebedir ve bu dönem, her iki ülkenin stratejik hedeflerine ulaşmalarında belirleyici bir etki yaratacaktır.