22 yaşındaki genç girişimci Ayşe Yılmaz, hayalini gerçekleştirmek için kendi bahçesini kurarak organik tarıma adım attı. Çocukluğundan bu yana doğaya olan sevgisi ve tarım konusunda sahip olduğu bilgi birikimi ile kendi işini yaratma hayalini gerçeğe dönüştüren Yılmaz, kısa süre içinde bölgedeki en sevilen organik ürün üreticilerinden biri haline geldi. Ancak işler beklediğinden fazla hızla ilerledi ve şu anda taleplere yetişmekte zorlanıyor.
Ayşe Yılmaz, üniversiteden yeni mezun olduktan sonra büyük bir şehirde staj yapmayı düşünüyordu. Ancak, şehrin karmaşasından uzaklaşmak ve doğayla iç içe olmak isteyen genç girişimci, köydeki ailesinin arazisinde organik tarım yapmaya karar verdi. İlk olarak birkaç farklı sebze ve meyve türü ile başladığı bu yolculuk, yerel halkın ilgisini çekince hızla büyümeye başladı.
Bahçesini kurarken çevre dostu tarım yöntemlerini benimseyen Yılmaz, kimyasal gübre ve ilaç kullanmaktan kaçındı. Bunun yerine, doğal gübre ve sürdürülebilir tarım teknikleri ile büyüttüğü bitkiler, lezzetleri ve kaliteleri ile dikkat çekti. Ayşe, elde ettiği başarıyı şöyle anlatıyor: “İnsanlar, doğallığı ve taze ürünleri tercih etmeye başladılar. Yaptığımız işin toplumda bir fark yaratması beni çok mutlu ediyor.”
İlk sezonunun sonunda yerel pazarda büyük ilgi gören ürünleri, başka şehirlerden de talepler almaya başladı. Büyüyen müşteri kitlesi ve artan talepler, Ayşe’yi yeni stratejiler geliştirmeye yönlendirdi. Şimdi, bir yandan mevcut ürün çeşitliliğini artırmayı, bir yandan da üretim kapasitesini yükseltmeyi hedefliyor. Hedefleri arasında kendi markasını oluşturmak ve online satış platformları aracılığı ile daha geniş bir kitleye ulaşmak da var.
Üretim sürecini daha verimli hale getirmek için çeşitli teknolojileri de kullanmaya başlayan Yılmaz, sulama sistemlerini otomatik hale getirirken, ürünlerin takibini yapmak için yazılımlar kullanıyor. “Geçtiğimiz yıl sadece birkaç yüz kilogram sebze ve meyve üretmiştim, bu yıl ise iki katına çıkmayı hedefliyorum. Ancak, yetiştirdiğimiz ürünlerin doğallığını korumak en öncelikli amacım,” diyor Ayşe Yılmaz.
Yılda sadece bir veya iki dönüm alanla sınırlı kalmak istemeyen Yılmaz, bölgedeki diğer çiftçilerle iş birliği yapmak ve tohum değişimi gibi uygulamalar ile hem ürün çeşitliliğini artırmak hem de daha sürdürülebilir bir tarım modeli oluşturmak için çalışıyor. Bu tür iş birliklerinin, yerel ekonomiyi canlandıracağına inanıyor.
Ayşe Yılmaz’ın hikayesi, genç girişimcilerin doğaya bağlı tarım yöntemleri ile nasıl başarılı olabileceğinin güzel bir örneği. Kendi bahçesini kurmuş bir genç olarak, yarattığı bu başarı ile çevresine ilham vermeyi sürdürüyor. Geleni ve geçeni mutlu eden sağlıklı ürünleri ile hem topluma hem de doğaya katkı sağlıyor.
Sonuç olarak, Ayşe Yılmaz sadece bir tarım girişimcisi değil, aynı zamanda gençlerin doğa ile barışık bir yaşam sürmelerinin mümkün olduğunu gösteren bir rol model. Organik tarımın yalnızca sağlıklı ve lezzetli ürünler sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunduğunu da bütün topluma anlatmaya devam ediyor.